Çocuk Merkezli Oyun Terapisinde, Filial Terapi ve Anne Baba Eğitiminde Uygun Şekilde Sınır Koyabilmenin Yolları

Çocuk Merkezli Oyun Terapisi sürecinde gerektiği durumlarda üç aşamalı sınır konulur. Sınır koymanın amacı çocukların özkontrol becerilerini geliştirmek ve sosyal ortamlarda davranışlarını etkili şekilde yönetmeyi öğrenebilmeleridir.

Bu üç aşamalı sınır koyma süreci  filial terapi seanslarında ailelere de öğretilir. Terapistin rehberliğinde anne babalar filial terapi seanslarında çocuklarıyla ilişkilerini güçlendirmeye  ve yaşadıkları duygusal  sorunları çözmelerine yardımcı olmaya çalışırlar. Bu süreçte uygun şekilde sınırları koyarak çocukların davranışlarını düzenlemelerini sağlarlar.

Anne babalar çocuklarıyla kurdukları ilişkilerde sınır koymalarını gerektiren birçok durumla karşılaşırlar. Örneğin en sık yaşanan durumlardan biri kardeşlerin kavga edip birbirlerine vurdukları durumlardır. Bu durumda anne ya da baba  ‘ayrı ayrı oynayın’ diyerek ortamı yeniden yapılandırmaya çalışır ya da ‘siz birbirinize vurduğunuzda üzülüyorum’ diyerek duygularını ifade edebilir. Her iki yöntem de işe yaramadığında sınır koymaya çalışır.

  • Önce yalnızca sınırı ifade eder:  ‘Ali, Ayşe’ye vurma, vurmak yok’.

Sınırı açık ve somut şekilde ifade etmek önemlidir.  Anne baba çocuğun hangi davranışı yapmasını istemiyorsa, bu davranışı sözel olarak ifade etmelidir: ‘Vurmak yok’ gibi.

Ancak ‘Bunu yapmayı bırak…’ ya da ‘Beni kızdırıyorsun’ gibi ifadeler net olmamakla beraber çocuğun anne babanın beklentisini anlamasını zorlaştırabilir.

Bu aşamada yalnızca sınırı ifade edip bir yaptırım uygulamamanın nedeni, çocuğun davranışını düzenlemesi için ona zaman vermektir. Ayrıca ilk başta yalnızca sınırı ifade etmek, anne babanın çocuğun davranışını düzenleyebilme kapasitesine güven duyduğunu gösteren olumlu bir mesajdır. Eğer bu aşamada çocuk davranışını kontrol ederse, anne olumlu sözel geribildirimde bulunabilir.  Eğer  vurmaya devam ederse,  sınır koymada ikinci aşamaya geçilir.

  • İkinci aşamada anne baba tekrar sınırı belirtir ve bir daha sınırı bozma durumunda çocuğun neyle karşılaşacağını ifade eder.  Örneğin, ‘Ali, Ayşe’ye vurmaman gerek. Eğer bir kez daha vurursan bugün televizyon izlemeye iznin olmayacak’.  Anne babanın hangi sonucu yaşatacağına karar verirken çocuk için önemli olan ve kaybetmek istemediği bir durumu gündeme getirmeleri etkili olur.  Bir çocuk televizyon izleme, diğeri ise bilgisayar oynama hakkını kaybetmek istemeyebilir. Dolayısıyla çocukların ilgi alanları farklı olduğundan, anne babanın yaşatacağı sonuç çocuktan çocuğa farklılık gösterir.

Bu aşamada da çocuğa davranışını düzenlemesi için ikinci bir fırsat verilir. Çocuk vurmayı bırakıp davranışını düzenleyebilirse, anne yine sözel övgüde bulunarak olumlu davranışını pekiştirebilir. Ancak çocuk sınırı bozmaya devam ederse, sınır koymada üçüncü aşamaya geçilir.

  • Üçüncü aşamada çocuk olumsuz davranışa devam ettiği için önceden hatırlatılan sonuç yaşatılır. ‘Hala kardeşine vurmayı seçiyorsun, bu yüzden bugün televizyon izlemeyeceksin.’ Böylece çocuğun olumsuz davranışı ile sonucu arasındaki ilişkiyi görmesi sağlanır. Bu aşamada olumsuz davranışının sonunda yaşatılacak sonucun çocuğun yaşına uygun ve adil bir sonuç olması önemlidir. Örneğin, kardeşinin oyununu bozan bir çocuğu, o gün için istediği bir doğumgünü partisine gitmesine izin vermek haksız ve ağır bir yaptırım olacaktır. Ayrıca yaşatılan sonuçların kısa süre içinde olması, uzun süre içinde olmasından daha etkilidir. Örneğin bir hafta ya da bir ay televizyon seyretmeme cezası, bir ya da iki gün seyretmeme cezasından daha az etkili olabilir çünkü uzun dönem içinde çocuğun aynı sorunlu davranışı tekrar edebilir.  ‘Bu süre içinde nasılsa televizyon izlemeyeceğim, kimin umurunda , vursam da vurmasam da bir ay hiç televizyon izleyemeyeceğim…’ diye düşünerek istediği gibi davranmayı seçebilir. Ancak bir gün gibi kısa süreli bir mahrumiyet, çocuğun televizyon seyretme iznini geri alabilmesi için çabalamasını sağlar.

Son olarak anne babaların sınırları uygun şekilde koymalarını engelleyen en büyük sıkıntı, her olumsuz davranışta tehditkar davranmak ve sonuçta hiçbir yaptırım uygulamamaktır. Eğer anne baba çocuğun olumsuz davranışının sonucunda söyledikleri  sözleri gerçekleştirmezlerse, çocuğun anne babaya olan inancı azalacaktır: ‘Anne babamın söyledikleri çok önemli değil, hiçbir şey yapmayacaklar, nasılsa televizyon izleyeceğim…’  Bu nedenle sonuçların tutarlı ve sürekli olarak takip edilmesi gerekir.